Geçtiğimiz hafta bugün Ramazan Ayının bitimiyle bayram başlamıştı ve seninle pek beraber ilk bayramımızı ettik. 8.Eylül bu sene arife günüydü , aynı zaman da bizim 3.evlilik yıldönümümüz ve senin 7.ayını tamamladığın gündü artı halanın doğumgünü. Velhasıl en sakin yıldönümümüzdü şu ana kadar ki..
Bunları seninle koşuşturmaktan anca yazıyorum çünkü sen emeklemeyi rafa kaldırıp yürüme telaşına öyle bir kaptırdın ki kendini ayakların yere değdiği anda belinden yukarısı ayaklarının hızına yetişemiyor ve acayip komik bir görüntü ortaya çıkıyor. Tabi bize düşen oturup izlemek değil bizzat eğilip sana koştur koştur eşlik etmek. Ne kadar yorucu olduğunu tahmin edemezsin. (Anneannen nefes nefese konuştuğunu gözden kaçırıp hiç yorulmadığını söylese de benim kan beynime sıçrıyor doğrusu)
(Ayakta durmaya ve yürümeye çalışmaya öyle meraklısın ki böyle oturduğun sayılı foto var, o yüzden o anların değerini iyi biliyoruz.O gitarı da mazhar alanson gibi tutmanı yiyivericem he..)
Bir de aklıma ansızın geldiği için unutmadan yazmam gereken birşey var. Büyürken sana Türk tarihini severek okutacak muteşem bir yazar var ki onun kitaplarını şimdiden toparlamaya başlamak istiyorum. Yazarımızın adı Abdullah Ziya Kozanoğlu. Fatih Feneri isimli kitabını büyük bir heyecanla okuyup bitirmiştim.Unutmamak adına not almış olalım iyi mi fındık?